Ana içeriğe atla

Tarihin İlk Arabası

 Araba yada otomobil şehir içi ve şehir dışı karayollarında, insan veya yük taşıma amacıyla kullanılan motorlu araçlardır. Otomobilin hareket edebilmesi için üzerinde bulunan motorun gücüne ihtiyacı vardır. Motor gücünü; buhar, elektrik, gaz, petrol gibi enerji kaynaklarından temin eder. En çok kullanılan güç üreticisi petrol ile çalışan içten yanmalı motorlardır. Arabanın icadı ve seri üretime geçilmesiyle insanların ekonomik ve sosyal yaşayışında değişiklikler meydana gelmiştir.

Otomobilin icadı 300 yıl öncesine dayanır. Kendi gücüyle hareket eden bir araba düşüncesi, 18. yüzyılda makina çağının ilerlemesiyle gerçekleşti. İlk olarak 1705 yılında İngiliz Thomas Newcomen ve 1760 senesinde James Watt, maden ocaklarında kullanılmak üzere, buharla çalışan ve güç üreten ilk makinaları yaptılar. Bunlar buhar motorlarıydı ve sanayi devrimi başlamıştı.

1769 yılında Nicholas Cugnot adındaki bir Fransız soylu, bir buhar makinesi ile çalışan ilk kara taşıtını tasarladı. Cugnot’un araba tasarımı üç tekerlekli, çok büyük bir buhar kazanından sağlanan güçle çalışan buhar motorlu bir araba şeklinde idi. Bu araba saatte yaklaşık olarak 4. 5 kilometre yol alabiliyordu. Her 20 kilometrede bir kazanın doldurulması gerekiyordu.

1789 yılında, Amerikalı Oliver Evans, kendiliğinden hareket eden ilk araba için Amerika’da patent aldı. Bu araç dört tekerlekliydi. Arka tarafındaki pedallı tekerlekler, hem karada hem de suda hareket edebilmesini sağlıyordu. Ağırlığı ise 21 tondu.

1801 senesinde ise İngiliz Richard Trevithick, buharla çalışan ilk otomobili icat etti. Buhar elde edilmesi büyük hacim ve işçilik gerektirdiğinden, daha pratik çözümler üzerinde çalışmalar başladı. Bunu izleyen 60 yıl boyunca, başka mucitler de aynı doğrultudaki çalışmalarını sürdürdüler. Gerçekleştirilen tasarımların çoğu buharlıydı. Ayrıca birkaç tane de elektrikle çalışan model yapılmıştı. Bunlarda büyük akümülatörler vardı. 1860 senesinde Alman August Otto, havagazı ile çalışan ilk otomobili icat etti.























Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurşun Kalemin Tarihi

  Her şeyin bir günü var. Bugün de Dünya Kurşun Kalem Günü. Adının aksine uzun zamandır içinde kurşun barındırmıyor. Ancak oldukça ilginç bir geçmişi var. Günümüzde artan bilgisayar ve tablet kullanımıyla giderek pabucu dama atılan kurşun kalemin kaderinin mürekkep hokkası ve tüy kaleme benzememesi için her yıl 30 Mart "Dünya Kurşun Kalem Günü" olarak kutlanıyor. Özellikle bugünün seçilmesinin ardında ise Amerikalı Hymen L. Lipman yatıyor. Lipman 30 Mart 1858'de arkasına silgi monte edilmiş ilk kurşun kalemin patentini almıştı. Aslında 16'ncı yüzyıldan bu yana kurşun kalem yapımında kurşun değil, doğal bir karbon olan grafit kullanılıyor. Kurşun kalemin tarihi ise çok eskilere dayanıyor. Bundan 5 bin yıl önce Eski Mısır'da saz, bambu, papirüs gibi bitkilerin kamışlarına sıvı kurşun dökülerek bunlar kalem olarak kullanılıyordu. Romalı alim ve yazar Plinius, Antik Çağ'da kolay aşındığı ve doğrudan kullanılabildiği için saf kurşundan yapılmış çubukların kullanıld...

İnternet Tarihinin Hikayesi

  Google, Youtube, Twitter, Facebook veya kendisini günlük hayatlarımızın ortasına yerleştiren başka bir internet platformu olmadan önce, teknolojideki devrimin temelini oluşturan ağ olarak ARPANET vardı. 50. yılını kutladığımız internetin tarihçesine kısa bir yolculuğa çıkıyoruz. İş yaşamından sosyal hayata, her alanda hayatın vazgeçilmez parçası olan ve günümüzün en temel ihtiyacı haline gelen internetin 50. yılını kutluyoruz. İnternetin icadı için ilk ve en önemli adım 50 yıl önce atıldı. soluk soluğa geçen bu yarım yüzyılda olanlar üzerinde kısa bir ufuk turu atalım.  Soğuk savaşın iliklerde hissedildiği yıllarda, Ruslar'ın uzay fâtihi Sputnik uzaya çıkmış ve dünyanın etrafında turlarken geceleri çıplak gözle bile parlaklığı seçiliyordu. İlk yapay uydunun uzaya gönderilmesi, ABD için psikolojik boyutunun yanı sıra, iletişimin geleceği konusunda da önemli bir anlam taşıyordu. Amerika hükümeti, bilgisayarların iletişim kurmasına ve kaynakları paylaşmasına izin verecek bir ağ...

Tarihin İlk Video Oyunu

Video oyun sektörü  tam anlamıyla 1970 lerin başında başlıyor, fakat asıl geliştirme ve ortaya çıkış dönemleri sizi biraz şaşırtabilir belki ama taaa 1950 lere dayanmaktadır. 1959-1961 yılları arasında, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki (MIT) TX-0 makinelerinde bir dizi grafik tabanlı program yazılıyor. Programlardan biri. Mouse in the Maze: Oyuncuların (bazı versiyonlarda Işık kalemi vasıtasıyla) labirent duvarlarını ve bir parça peyniri yerleştirebildiği ve fareyi bıraktıktan sonrada farenin peyniri arayışının izlenebildiği oyundur.Bunlardan bir diğeri ise HAX Konsol üzerindeki iki anahtar vasıtasıyla çeşitli görsel şekiller ve seslerin yapılabildiği bir  oyundur.Ve  son olarak Tic-Tac-Toe: Işık kalemi kullanılarak, kullanıcının ekrana (X) ve (O) işaretleri yazdırabildiği oyundur.Çok tanıdık geliyor değilmi işte Oyun tarihinin başlangıçını belirleyen ilk yazılımlar bunlar. Daha sonraları 1961 yılında, MIT’de aralarında Steve Russell’ın da olduğu bir grup öğrenci o...