Ana içeriğe atla

Tarihi kaynaklar ve yöntemler

   Tarihçiler araştırmalarında çok çeşitli kaynaklar kullanırlar. Bu kaynakların önem sırasına göre belirli bir hiyerarşi içinde sınıflanması ve yorumlanması tarihçinin temel çalışma yöntemidir.

Kaynakların Sınıflanması[değiştir | kaynağı değiştir]

Yazılı kaynaklar[değiştir | kaynağı değiştir]

Tarihçilerin temel kaynaklarını teşkil eder.

  • Arşiv belgeleri: kamuya ya da özel kişilere ait arşivlerde bulunan belgelerdir. Arşivler resmi kayıtlar, yazışmalar gibi çok çeşitli belgeleri içerir.
  • Yayınlanmış resmi belgeler: Döneme ait kanunlar, kararnameler, kararlar
  • İncelenen döneme ait hatıralar, eserler, edebiyat çalışmaları
  • Dönemin basın-yayın organları (gazeteler, dergiler)

Sözlü kaynaklar[değiştir | kaynağı değiştir]

Sözlü tarihin en büyük kaynağı insandır. En önemli özelliği ise yine tarihin nesnesi olan insan unsurunu kendisine temel bilgi kaynağı olarak almasıdır. Sözlü tarihin diğer kaynakları ise ; tarihî şiirler, hikâyeler, efsaneler, mitoslar, destanlar, menkıbeler, fıkralar ve atasözleri olmak üzere çeşitlendirilebilir.

Kalıntılar[değiştir | kaynağı değiştir]

Arkeolojik kazılarda elde edilen malzemelerdir. Taş, toprak, kemik ve çeşitli madenlerden yapılmış eşyalar, mağara resimleri, kabartmalar, mezarlar, heykeller bunlardandır. Arkeoloji özellikle tarihte yazının gelişmediği zamanlar hakkında oldukça fayda sağlamaktadır.

Çizili, Sesli ve Görüntülü Kaynaklar[değiştir | kaynağı değiştir]

Bu kaynaklara; haritalar, planlar, taş plaklar, fotoğraf vs. örnek gösterilebilir. Ancak montaj yapılabilmesi kaset, cd, dvd vs. belgelerin yüzde yüz güvenilir olma özelliğini yitirmesine neden olmaktadır.

Birinci el kaynaklar[değiştir | kaynağı değiştir]

Tarihi olayın geçtiği döneme ait her türlü bulgulardır. Birinci el kaynaklar tarihi olay veya dönemlere tanıklık etmiş kişiler tarafından yazılır. Tarih biliminde birinci el kaynaklar'dan oldukça faydalanılmaktadır. Ancak birinci el kaynaklar'ın tamamı güvenilir değildir. Yazıldıkları koşullara ve yazan kişiye göre yazılanlarda taraf tutulmuş veya yanlış bilgiler aktarılmış olabilir. Birinci el kaynak olma niteliği taşıyan, ancak buna rağmen bazı yanlış bilgilerin yer aldığı kaynaklara örnek olarak Ahval-i Sultan Mehemmed verilebir. Şair Ahmedi tarafından Çelebi Mehmed'in ağzıyla yazılmış bir kaynaktır. Genel olarak Fetret Devrinde Çelebi Mehmet'in başından geçenleri onun sohbetinden anlatmaktadır. Bundan dolayı Ahval-i Sultan Mehemmed kaynağında Çelebi Mehmed'in Fetret Devrinde ki başarıları abartılmış ve tüm zaferler ona atfedilmiştir.[7]

İkinci el kaynaklar[değiştir | kaynağı değiştir]

Olayın geçtiği döneme yakın ya da o dönemin kaynaklarından yararlanılarak meydana getirilen eserlerdir.ve bu eserler daha uzun kalabilirler. Yazılı ve sözlü kaynakların yeterli olmadığı durumlarda (ya da bu kaynakları tamamlamak amacıyla) fotoğraflar ve günlük eşyalar (örneğin Eski Yunan toplumu için vazo motifleri) birinci elden kaynak olarak tarih çalışmalarına temel oluşturabilir.

Kaynakların kullanımı[değiştir | kaynağı değiştir]

Tarih bilimi nesnel verilere, olgulara dayanan bir bilimdir, ancak nesnelliği bütünüyle yansıtması mümkün değildir. Tarihî çalışmaların birinci elden kaynaklara, arşiv belgelerine dayalı olması bu çalışmaların inceledikleri konu üzerine mutlak bilgi verdiği, son sözü söylediği anlamına gelmez. Bu durumun nedenleri kaynaklara bağlı (nesnel) ve tarihçiye bağlı nedenler olarak ikiye ayrılabilir:

  1. Arşiv belgeleri her zaman güvenilir bir kaynak teşkil etmez; örneğin resmi kayıtların henüz kaleme alındıkları sırada gerçekten uzak bilgiler yansıtmaları olasıdır. Tarihçi bu olasılıkları da göz önünde bulundurarak kaynaklara karşı eleştirel bir yöntem izler.
  2. Kullanılacak olan belgelerin seçimi, sunuş şekli, tarih çalışmasının amacı, tarihçinin kişisel siyasi-ideolojik tercihleri, tarihçinin eser verdiği dönemin siyasi-ideolojik koşulları gibi çeşitli nedenler, tarih yorumlarına etki eder. Dolayısıyla aynı arşiv belgelerinden yola çıkılarak farklı tarih yorumlarına ulaşılması olasıdır.

                                       kaynakça  https://tr.wikipedia.org/wiki/Tarih

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kurşun Kalemin Tarihi

  Her şeyin bir günü var. Bugün de Dünya Kurşun Kalem Günü. Adının aksine uzun zamandır içinde kurşun barındırmıyor. Ancak oldukça ilginç bir geçmişi var. Günümüzde artan bilgisayar ve tablet kullanımıyla giderek pabucu dama atılan kurşun kalemin kaderinin mürekkep hokkası ve tüy kaleme benzememesi için her yıl 30 Mart "Dünya Kurşun Kalem Günü" olarak kutlanıyor. Özellikle bugünün seçilmesinin ardında ise Amerikalı Hymen L. Lipman yatıyor. Lipman 30 Mart 1858'de arkasına silgi monte edilmiş ilk kurşun kalemin patentini almıştı. Aslında 16'ncı yüzyıldan bu yana kurşun kalem yapımında kurşun değil, doğal bir karbon olan grafit kullanılıyor. Kurşun kalemin tarihi ise çok eskilere dayanıyor. Bundan 5 bin yıl önce Eski Mısır'da saz, bambu, papirüs gibi bitkilerin kamışlarına sıvı kurşun dökülerek bunlar kalem olarak kullanılıyordu. Romalı alim ve yazar Plinius, Antik Çağ'da kolay aşındığı ve doğrudan kullanılabildiği için saf kurşundan yapılmış çubukların kullanıld...

İnternet Tarihinin Hikayesi

  Google, Youtube, Twitter, Facebook veya kendisini günlük hayatlarımızın ortasına yerleştiren başka bir internet platformu olmadan önce, teknolojideki devrimin temelini oluşturan ağ olarak ARPANET vardı. 50. yılını kutladığımız internetin tarihçesine kısa bir yolculuğa çıkıyoruz. İş yaşamından sosyal hayata, her alanda hayatın vazgeçilmez parçası olan ve günümüzün en temel ihtiyacı haline gelen internetin 50. yılını kutluyoruz. İnternetin icadı için ilk ve en önemli adım 50 yıl önce atıldı. soluk soluğa geçen bu yarım yüzyılda olanlar üzerinde kısa bir ufuk turu atalım.  Soğuk savaşın iliklerde hissedildiği yıllarda, Ruslar'ın uzay fâtihi Sputnik uzaya çıkmış ve dünyanın etrafında turlarken geceleri çıplak gözle bile parlaklığı seçiliyordu. İlk yapay uydunun uzaya gönderilmesi, ABD için psikolojik boyutunun yanı sıra, iletişimin geleceği konusunda da önemli bir anlam taşıyordu. Amerika hükümeti, bilgisayarların iletişim kurmasına ve kaynakları paylaşmasına izin verecek bir ağ...

Tarihin İlk Video Oyunu

Video oyun sektörü  tam anlamıyla 1970 lerin başında başlıyor, fakat asıl geliştirme ve ortaya çıkış dönemleri sizi biraz şaşırtabilir belki ama taaa 1950 lere dayanmaktadır. 1959-1961 yılları arasında, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’ndeki (MIT) TX-0 makinelerinde bir dizi grafik tabanlı program yazılıyor. Programlardan biri. Mouse in the Maze: Oyuncuların (bazı versiyonlarda Işık kalemi vasıtasıyla) labirent duvarlarını ve bir parça peyniri yerleştirebildiği ve fareyi bıraktıktan sonrada farenin peyniri arayışının izlenebildiği oyundur.Bunlardan bir diğeri ise HAX Konsol üzerindeki iki anahtar vasıtasıyla çeşitli görsel şekiller ve seslerin yapılabildiği bir  oyundur.Ve  son olarak Tic-Tac-Toe: Işık kalemi kullanılarak, kullanıcının ekrana (X) ve (O) işaretleri yazdırabildiği oyundur.Çok tanıdık geliyor değilmi işte Oyun tarihinin başlangıçını belirleyen ilk yazılımlar bunlar. Daha sonraları 1961 yılında, MIT’de aralarında Steve Russell’ın da olduğu bir grup öğrenci o...