Tarih felsefesi, tarihin kavramsal bir bakış açısıyla yorumlanması. Eleştirel tarih felsefesi ve kurgusal tarih felsefesi olarak iki başlık altında incelenir. Bunlardan ilki, akademik tarih dalını "kuram" özelinde incelemekte; tarihsel belgelerin doğası, nesnelliğin ne derece olası olduğu gibi konularla uğraşmaktadır. Kurgusal tarih felsefesi ise insanlık tarihi başta olmak üzere olayların önem derecesini konu almaktadır.[1]
Köken[değiştir | kaynağı değiştir]
Poetics adlı eserinde Aristoteles, şiirin tarih üzerindeki üstünlüğünden bahsetmiştir çünkü ona göre şiir yalnızca doğru olandan ziyade doğru olması gerekenden de söz eder.
Sokrates'in MÖ beşinci yüzyılda çağdaşı olan Herodot, Heredot Tarihi adlı çalışmasında, Homeros'un anlatıyı nesilden nesile geçirme geleneğinden koptu. Bazıları tarafından ilk sistematik tarihçi olarak kabul edilen Herodot ve daha sonra Plutarch, tarihsel şahsiyetler için nutuklar yapmaya başladı ve okuyucuyu ahlaki açıdan iyileştirmeye yönelik bir gözle tarihsel konularını seçti. Onlara göre tarihin takip etmesi için iyi örnekler öğretmesi gerekiyordu. Tarihin "iyi örnekler öğretmesi gerektiği" varsayımı, yazarların tarihi nasıl ürettiğini etkiledi. Geçmişteki olaylar, takip edilmemesi gereken kötü örnekler olarak gösterilirdi, ancak klasik tarihçiler bu tür örnekleri kaydetmezler ya da tarihin amacına ilişkin varsayımlarını desteklemek için bunları yeniden yorumlarlardı.
Klasik dönemden Rönesans'a tarihçiler, insanlığı geliştirmek için ya tasarlanmış konulara odaklanma ya da gerçeğe bağlılık arasında gidip geldiler. Tarih, esas olarak hükümdarların hagiografilerinden veya epik şiirlerden oluşuyordu.
On dördüncü yüzyılda tarih felsefesinin babalarından biri olarak kabul edilen İbn Haldun, Mukaddime'de tarih ve toplum felsefesini ayrıntılı olarak tartıştı. Çalışmaları, Farabi, Ibn Miskawayh, al-Dawani ve Nasir al-Din al-Tusi gibi İslam ahlakı, siyaset bilimi ve tarih yazımı alanlarında ortaçağ İslam sosyologlarının önceki çalışmalarının bir sonucunu temsil etti. İbn Haldun sık sık "boş batıl inançları ve tarihsel verilerin eleştirilmeden kabul edilmesini" eleştirdi. Tarih felsefesine bilimsel bir yöntem getirdi ve onu sık sık "yeni bilim" olarak adlandırdı; şimdiki tarihyazımı ile aynı değerler. Tarihsel yöntemi aynı zamanda tarihte devletin rolü, iletişim, propaganda ve sistematik önyargının gözlemlenmesine zemin hazırladı.[2][3]
On sekizinci yüzyıla gelindiğinde tarihçiler daha pozitivist bir yaklaşıma yönelmişlerdi - mümkün olduğunca gerçeğe odaklanarak, ama yine de öğretici ve gelişebilecek tarihsel olayları anlatmaya odaklanmışlardı. Fustel de Coulanges ve Theodor Mommsen ile başlayarak, tarihsel araştırmalar daha modern bir bilimsel biçime doğru ilerlemeye başladı. kaynakça https://tr.wikipedia.org/wiki/Tarih
Yorumlar
Yorum Gönder